Portekiz Ligi 2023-24
Portekiz Ligi’nde play-out maçları da oynanadı ve sezon tamamen sona erdi.
Sezon başında şampiyonluğun en güçlü iki adayı belki de Benfica ve Porto’ydu. Önceki sezonu iyi geçirmişlerdi. Benfica şampiyon olmuştu, Porto da iki puan gerisine bitirmişti. Ayrıca Şampiyonlar Ligi’nde de iyi işler yapmışlardı. Bu çekişmeyi aynı hızda yeni sezonda da devam ettirebilirlerdi.
Sporting ise şampiyondan 13 puan geride ligi noktaladığı gibi, yaz dönemini de çok hareketli geçirmemişti. Sezonun devre arasında Pedro Porro zaten ayrılmıştı, sezon bitiminde de Ugarte, Paris’in yolunu tuttu. Ugarte’nin yerini Lecce’de çok da parlak istatistiklere sahip olmayan Morten Hjulmand aldı. En önemli transfer Viktor Gyökeres de kapalı kutuydu. Fakat kutular çabuk açıldı. Ligin ilk maçında iki gol birden attı, devamı da geldi. Sezonu 29 golle tamamladı. Ligin tecrübeli golcülerinden Paulinho da 15 gol atarak kariyerinin en iyi sezonlarından birini geçirdi. Hjumland da müthiş bir sezon geçirdi. İki İskandinav, güney sahillerinde coştu.
Tabi ki transferlerin iyi çıkması önemliydi ama bu tip işleri en iyi bilen hocalardan biri Ruben Amorim. Sporting’in son 22 senedeki iki şampiyonluğu da onunla geldi. Şu günlerde bile kalıp kalmayacağı belli değil. Ayrılması hiç şaşırtıcı olmaz. Premier Lig onu bekliyor! Fakat kalırsa da bu yapının üzerine biraz daha tuğla koyacağı aşikar.
Sporting, sezonun hiçbir döneminde zorlanmadı. Belki kışın.. Sezon boyunca sadece iki kez yenildiler, O da kasım ayındaki milli maç arasının öncesindeki ve sonrasındaki deplasmanlardaydı. Biri Benfica derbisiydi. Sezon belki orada dahi bitebilirdi. Sporting 1-0 önde olduğu maçın son 40 dakikasını 10 kişi oynadı ve 90+’da gollerle 2-1 mağlup oldu. O goller olmasa, daha 11. haftada puan farkını altıya çıkarabilirdi.
Benfica ise bu tip maçlarla sezona tutundu ama sezonun genelinde bir türlü istikrarla yürümedi. Aslında külüstür bir araba gibi de değildi, güçlü bir son model ama sık sık yolda kalanlar gibiydi. Şoför mü kötüdü yoksa? Roger Schmidt hakkında olumsuz konuşmak kolay değil ama onun da genelde ikinci sezonları bir sıkıntılı oluyor. Geçen sezon makine gibi işleyen yüksek tempolu takım, bu sezon çok zorlandı. Oyuncular da mutsuz gözüktü. Orkun ile hocanın arası bozuldu mesela. Angel di Maria bir ara küstü. Rafa Silva yine müthiş skor katkısı verdi (tüm kulvarlarda 22 gol 12 asist) ama sezon sonundaki vedasının melankolisi içindeydi. Aslında kötü skorlar da almadılar. Sezona Boavista deplasmanında yenilgiyle başladılar ama bir sonraki mağlubiyet mart ayında geldi. Esas kırılma Şampiyonlar Ligi oldu. Geçen sezonun benzeri, hatta daha üstü bir performans beklenirken oraya grup aşamasında veda edildi. Sorunlar da o dönemde başladı. Yine de ligi 10 puan geride de olsa ikinci sırada bitirmeyi başardılar.
Esas kötü olan Porto’ydu. Bu sezonu son yılların en kötü karnesiyle kapattılar. Bir ara üçüncülükten de olacaklardı. Eğer bu durum gerçekleşseydi, çok uzun zamandır yaşamadıkları bir durumla (ilk üçün dışında kalmak) karşılaşacaklardı. Avrupa’da da kötüydüler. Zaten kulüpte kongre senesiydi. Kongre süreci oldukça olaylı geçti. Tribün grupları 42 yıllık başkan Pinto da Costa’ya destek veriyordu. Kulüp içinde ise yenilik isteyenler vardı. Costa’nın karşısına Andre Villa-Boas çıktı. Belki de kim çıksa kazanacaktı ama cesaret eden ve kazanan Boas oldu. İlk bakışta 42 yıllık saltanatı devirmesi romantik duruyor ama açıkçası Boas bana güven vermiyor. Sen teknik direktör müsün, Dakar yarışçısı mı yoksa kulüp başkanı mı? Yaptığı işlerden çok çabuk sıkılan bir adam imajı çizdi bugüne kadar. Burada da bir anda istifa ederse sürpriz olmaz. Costa ise gerçek manada Porto’yu Porto yapan isimdi. 1982’de başlayan görevi boyunca (Boas beş yaşındayken) 69 kupa kazandı. Bu tip görevlerde onun gibi adanmış birileri daha başarılı oluyor. Fakat 87 yaşındaki Costa da artık son röportajlarında konuşamıyor, soruları dahi anlamıyordu. Süreci uzatıp kendisini bu hallere düşürmesinin gereği yoktu.
Bu iki adayın arasına sıkışmış Porto camiası da sezona kendini veremedi. Teknik direktör Sergio Conceicao da kulübü savunmaktan, kulübün lideri olmaktan yoruldu. Zaten önceki sezonlarda çok başarılı bir dönem geçirmişti. Bunun yorgunluğu vardı. Üstüne de böyle bir kaos eklenince, bu sezon heyecanını kaybetti. Takımı da zaten eski coşkusundan uzaktı. Bu tatsız sezona rağmen ligin en az gol yiyen takımı olmayı başardılar. Bu noktada başta Pepe olmak üzere (büyük ihtimalle takımdan ayrılacak) tüm savunma hattının ayakta kaldığını kabul etmek lazım. Büyük ihtimalle hoca Marsilya’nın yolunu tutacak. başta Taremi gibi birçok oyuncu da takımdan ayrılacak. Hatta teknik direktör Sergio’nun oğlu Chico, Ajax’a gitti bile. Bakalım yeni yönetimin, bu geçiş sürecinde ne gibi hazırlıkları varmış? Sergio’nun yardımcılarından Vitor Bruno ilk aday.
Braga bir ara üçüncülük için en güçlü adaylardan biriydi. Porto’dan daha iyi top oynadıkları söylemek mümkün. Fakat bu futbolun kreması golcü Simon Banza’ydı. Banza, ocak ayında Afrika Kupası’na gidince (Bruma da o dönemde sakatlandı) Braga sallandı. hatta sezonun son kısmından bakınca, yıkıldığını bile söyleyebiliriz. Ocak ayında oynadıkları dört maçta yedi puan kaybettiler. Zaten sezonu da Porto’nun altı puan gerisinde kapattılar. En azından deplasmanda Porto’ya yenilmeselerdi süreç daha farklı ilerleyebilirdi. Yine de Braga; hem Porto’dan hem Benfica’dan daha zevkli bir futbol sergiledi. Zaten 71 gol attılar. Canlarını yakan ise bir lig dördüncüsüne yakışmayan 50 goldü. Kalelerinde bu kadar gol görmeleri yukarıya tırmanmalarını engelledi. İyi bir hocaları vardı ama Artur Jorge, nisan ayında kulüpten ayrıldı ve Brezilya’ya giden Portekizli hocalar kervanına katıldı. Onun ayrılığından sonra da takım üç yenilgi yaşandı.
Bu arada Serdar Saatçi de 22 resmi maça ilk 11’de çıktı. Fena bir gelişim göstermedi. Belki milli takımda da düşünülebilirdi ama yenilen 50 gol onun hakkında da bir soru işareti yaratmış olabilir.
İLK DÖRDÜN SONRASI
Portekiz Ligi’nde ilk dört pek değişmiyor. 2013-14 sezonundan bu yana ilk dörde, bu dörtlü dışında sadece bir takım girebildi. O da Vitoria Guimaraes’ti. Aynı Vitoria, son 10 sezonda sadece bir kez ilk yedinin dışında kaldı. Yani Portekiz Ligi’nin denklemi belli. İlk üç Sporting-Porto-Benfica arasında değişmeli, dördüncü genelde Braga, beşinci genelde Vitoria ve ardından diğerleri…
Bu sezon da aynı şekilde geçtiği için birbirinin aynısı olan diğer takımları tek bir potada eriteceğiz. Vitoria ligi beşinci bitirdi. Belki de ilk defa ilk üçe bu kadar yaklaştı. Fakat sonunu getiremedi. Son altı haftada 11 puan kaybettiler. Seneye daha güçlü olabilirler, iyi bir kadroları var. Portekizli Grealish Jota Silva, sezonun en iyi oyuncularından biri olarak milli takıma atladı. Onun dışında da gelişim gösteren isimler mevcut. Fakat Portekiz’de ligi beşinci bitirmek pek şans getirmiyor. Sezona erken başlıyorlar, Avrupa’dan erken eleniyorlar ve sezona kötü girdikten sonra toparlayamıyorlar.
Bu denklemi bozan takım Arouca oldu. Geçen sezonu beşinci sırada bitirip Avrupa’ya gittiler. Orada Norveç temsilcisi Brann’dan tokadı yediler. Belki de iyi oldu. Grup aşamasına kalsalardı daha çok sıkıntı yaşayabilirlerdi. Bu sezon da ilk haftaki galibiyetin ardından aralık ayına kadar maç kazanamadılar. Sonra da teknik direktör değiştirdiler. Göreve gelen Daniel Sousa sayesinde toparladılar. Bence iyi de top oynadılar. Bu sayede yedinci basamağa kadar yükseldiler. Daniel Sousa da önümüzeki sezon Braga’nın başına geçecek. 20 golle gol krallığında üçüncü sırayı elde eden Rafa Mujica da önemli katkı verdi. 25 yaşında olan ve çok beğendiğim bir santrfordu. Birçok takımda iş yapabilirdi. Fakat sezon sonunda tercihini Suudi Arabistan’dan yana kullandı.
Geçen sezon lige yükselen Farense ve Moreirense, iyi performanslar sergilediler. Moreirense zaten bu ligin gediklisiydi. Kısa bir ara verdi ve dönüşünde altıncı sırayı elde etti. Farense ise 10. sırayı yakaladı. Onlar için iyiydi. İki takım farklı bir stille sahadaydı. Moreirense maçları genelde sıkıcıydı. Az gollüydü. Bahis diliyle, 22 maçı 2.5 gol altıyla bitirdiler. Onlarla karşılaşmak rakipler için ızdıraptı. Ligin en az gol atan dördüncü takımı oldular. Küme düşenler bile onlardan daha çok attı.
Farense ise daha keyifli maçlara imza attı. Daha cesurdu. Geçen sezon 2.Lig’de oynayan, ondan önce de ülkesi Cezayir’de top koşturan Mohamed Belloumi, ligin en iyi çıkış yapan oyuncularından biriydi. 22 yaşındaki kanat oyuncusu, büyük ihtimalle adını daha çok duyuracaktır. Ayrıca kaleci Ricardo Velho da birçok yerde sezonun 11’ine seçildi. Ligin diğer kalecilerini de düşününce büyük iş bunu başarmak…
Rio Ave sezonu 11. sırada bitirdi ama alkışı haketti. 19.haftada play-out basamağınaydı. Ligden düşmenin en kuvvetli adaylarındadı. Takvimin 2023 döneminde sadece iki maç kazandılar. 2024’te ise sadece iki maç kaybettiler. Fakat esas şaşırtıcı istatsitsik beraberlik sayısındaydı. Oynadıkları 34 maçın 19’unu beraberlikle bitirdiler. Tek tek puan toplayarak ligde kalmayı başardılar. İlk dördün dışında kalan takımlar arasında en az yenilen (9) oldular. Deplasmanda ise sezonu maç kazanamadan tamamladılar. Sağ bekleri Costinha, 38 gol atan takıma sekiz (3 gol - 5 asist) gollük yaparak etkisini gösterdi.
Famalicao (8.), Casa Pia (9.) ve Gil Vicente (12.) benzer sezonlar geçirdiler. Bir iyi bir kötülerdi. Sezon içinde sıklıkla teknik direktör değişikliğine gittiler. Pek iz bıraktıklarını söylemek mümkün değil.
Puan durumunun 13. sırasında yer alan Estoril, belki bu üç takımdan daha zayıf ve tatsızdı ama iz bırakmasını bildi. Lig Kupası’nda final oynadı. Yarı finalde Benfica’yı eledi. Porto’yu bir sezonda üç kere yendi. Küme düşmekten zor kurtuldu ama yine de bir varlık gösterdi. İç sahada etkiliydi. Zaten deplasmanda en az puan toplayan takım oldular. Öte yandan orta saha oyuncusu Rafik Guitane, başarının (ligde kalmanın) en önemli parçası olarak gözüktü. Olympiakos’tan kiralanan İskoç Jordan Holsgrove de oldukça iyiydi ama sezonun ikinci yarısında sakatlığından dolayı hiç oynayamadı. Sağlam kalsaydı belki takımı da daha yukarıda yer alabilirdi.
Boavista ise sezonun en büyük faciasıydı. Porto-Sporting-Benfica üçlüsü dışında ligin şampiyonluk yaşayan son takımı, bu unvanın hakkını veremiyor. En azından ilk 6-7 basamağa göz dikip, Avrupa bileti kovalaması lazımdı. Sezonun ilk maçında Benfica’yı 3-2 yenince ve ilk beş haftada 13 puan toplayınca beklenti oluşturduk. Fakat sonrasında tepetaklak gittiler. Bir ara maaş sıkıntısı da yaşadılar. ligde kalmayı başardılar ama gelecek pek parlak değil. Oysa çok sağlam bir taraftar grubuna da sahipler. Gerçi onlar da artık iç saha maçlarını sıklıkla yuhlamalarla geçiriyorlar! Bu arada Feyenoord’dan transfer ettikleri Robert Bozenik de fena çıkmadı. Fakat o da takımda kalır mı kestirmek güç. Adı şimdiden Sevilla ile geçmeye başladı bile.
KÜME DÜŞENLER
Chaves ve Vizela direkt küme düşen iki takımdı. Zaten bu durum erkenden kendini hissetirdi. Hiç varlık gösteremdiler. Chaves devre arasının ardından toparlanır gibi oldu ama devamını getiremedi.
Vizela’yı, Deportivo La Coruna’nın geçen sezonki teknik direktörü A Coruna doğumlu Ruben de la Barrera çalıştırınca, takımı ayrı bir gözle izledim. İlginç bir takımdı. Çok yetersizdi. Fakat aralık ayında göreve gelen hocayla son ana kadar devam ettiler. Ayrıca Fransız golcü Samuel Essende (1.92’lik boyu var) 15 gol atarak dikkat çekti. Takımın toplam 36 gol attığını düşününce rakamın önemi daha da artıyor. Bakalım önümüzdeki sezon alt ligde kalacak mı?
Portimonense ise bir süre orta sıralarda gezindikten sonra önce kabusu hissetmeye başladı. Ardından normal sezonu 16. sırada bitirdi. Play-out’ta alt ligin üçüncüsü AVS ile karşılaştı. Kendi sahasında ilk maçı kaybedince zaten fotoğraf da netleşti. Ligin en çok gol yiyen takımı olmalarına rağmen ilginç bir şekilde ligin en sükse yapan kalecisine sahiplerdi. Japon file bekçisi Kosuke Nakamura’ya başka kulüplerde ve liglerde görebiliriz.
Böylece bir ligi sezonu daha bitirdik. Genel fotoğrafa bakınca değişik bir durum yok. Zirve aynı, yarış aynı. Diğer kulüpler de sık sık hoca değiştirip yaşam şavaşı vermeye çalışıyor. Ucundan istikrar tutturup bir düzen yakalayan da ilk 10’a kapak atabiliyor. Süper Lig’e ne kadar çok benziyor değil mi?
Fakat benzemediği bir nokta var. Burası oyuncu kaynıyor. Yukarıda adı geçen oyuncuların genç olanlarını yakın zamanda daha başka yerlerde görebiliriz. Daha fazlası için önümüzdeki sezon takipte olacağız…