Rusya Ligi 2024-25
Rusya Ligi play-out aşamasıyla üç hafta önce sona erdi. Ve üç hafta sonra yenisi başlayacak. Avrupa’nın en uzun devre arası tatili yapan ülkelerinden birinin böylesine ilginç bir durumu var. Sezon arası, devre arasından daha uzun. Öyleyse daha fazla beklemeden biten sezona bakalım.
ŞAMPİYONLUK YARIŞI
Zenit’in altı yıllık şampiyonluk serisi bu sezon sona erdi. Ve buna Petersburg şehri dışında bütün Rusya sevindi! Gazprom’un desteklediği takım artık tamamen bir nefret objesi haline gelmişti. Üst üste gelen kupalar zaten sevilmemek için bir nedendi ama buna bir de çifte standart eklendi. Savaş nedeniyle hem Avrupa hem de sponsor gelirlerini kaybeden diğerleri, transferde zorluk yaşamayan Zenit’in sahaya 10 yabancı futbolcuyla çıkmasını izlemek zorunda kaldı ve bunu pek beğenmedi! Tam ligdeki makasın açıldığı düşünülürken araya FC Krasnodar girdi!
Zenit geçen sezon son haftada mucize bir şampiyonluk yaşamıştı. Bu sezon yine son haftaya kadar yarıştaydı ama bu sefer yetmedi. Krasnodar geçen sezon uzun süre ligi lider götürmüş ama ikinci yarının başlamasıyla güçten düşmüştü. Aslında bu sezon da benzer bir durum yaşandı. Oyun olarak düştüler. Fakat kötü oynarken bile kazandılar.
Sezonun ilk yarısı başa baş noktalanmıştı. İkinci yarının ortasında düşen Zenit oldu. Petersburg’dan nefret eden Moskovalılar, belki şampiyon olamadılar ama Zenit’i şampiyonluktan ettiler. Zenit, üç Moskova deplasmanında (Spartak, Dinamo, CSKA) puanlar kaybedince, son 11 haftada 9 galibiyet elde eden 2008 doğumlu FC Krasnodar, tarihinin ilk şampiyonluğunu elde etti.
Zenit belki seneye yine şampiyon olur. Fakat şatafatlı bir dönem sona erdi. Artık yenisini kurmak zorundalar. Kadro da yıpranmıştı. İşin kötüsü altı şampiyonluk kazandıkları muhteşem serinin yarısında Rusya, Avrupa’da yasaklıydı. Yani Zenit o dönemi Şampiyonlar Ligi ile taçlandıramadı. Tabi benzer bir hikaye kazanan için de mevcut. İlk şampiyonluğunu elde eden Karadeniz sahili takımı Krasnodar, Şampiyonlar Ligi’ne gidemeyecek.
Son yılların en çekişmeli yarışını izlerken sadece bu iki takımdan bahsetmek de olmaz.
Spartak, özellikle ilk yarının son haftalarında alev almıştı. Ligin en keyif veren takımıydı. Inter ve Lazio’nun eski oyuncusu Dejan Stankovic’in teknik direktörlüğünde tam bir Balkan takımına dönüşmüşlerdi. Deli gibi hücum ediyorlardı. Kosta Rikalı Manfred Ugalde ligin tozunu atıyordu. Marquinhos ve Barco ona eşlik ediyordu. Yedekten gelen Nicholson bile katkı veriyordu. Savunma çok sağlamdı. CSKA, Krasnodar ve Lokomotiv’i arka arkaya dağıttıkları kasım-aralık dönemi inanılmazdı. Fakat sezon da uzundu! Devamını getiremediler. Mart ayının başında Zenit ile Krasnodar’ın iki puan gerisindeydiler. Sezonu şampiyonun 10 puan gerisinde kapadılar.
Üçüncü sırada yer alan CSKA’nın şampiyonluk yarışı verdiğini sanmayın. Fakat sezonun son bölümünde çok istikrarlı sonuçlar aldılar. Zaten savunmaları sezon başından beri çok sağlamdı. Fakat gol atamıyorlardı. Hatta neredeyse atmak istemiyorlardı! Zire teknik direktörleri Marko Nikoliç bazı hücum oyuncularına ‘takmıştı’. Geçen sezonun en öne çıkan isimlerinden Fayzullayev onlardan biriydi. Adam kulübeye hapsoldu. Nikolic de oyuncu değiştirmeye bile pek tenezzül etmedi. 80 dakika aynı 11’le oynayıp, iki oyuncu değişikliği ile maçı bitirdiği bile oldu. O nedenle bazı puanlar kaybedildi. Hücumdaki sorunu çözmek için yedeğe attığı oyunculardan faydalanmak yerine Katar’dan 34 yaşındaki Pjanic’i transfer etmeyi tercih etti. Pjanic de duran toplarda takıma çok faydalı oldu ama fazlası değil! CSKA maçlarını izlemek çok sıkıcıydı. Tüm bunlara rağmen kasım ayından itibaren maç kaybetmediler. Bu toparlanama onları en fazla üçüncü sıraya taşıdı ama diğer yandan kupayı kazandılar. Böylece Krasnodar ile Süper Kupa’da karşılaşarak sezona başlayacaklar. Marko Nikoliç de eleştirilerden kurtuldu ve son iki ayın en iyi hocası olmaya doğru ilerledi.
Geçen sezon şampiyonluğu son maçta kaçıran Dinamo ise bu sezon martta pes etti. Aslında sezon iyi gidiyordu ama üst üste iki derbide CSKA ve Lokomotiv’e yenilince havluyu attılar. Onların maçlarını izlemek CSKA maçlarını izlemekten daha keyifliydi. Zira çok kolay gol yiyorlardı! Sezonu da "ligin en çok gol atan takımı” unvanıyla kapadılar. Dinamo maçlarının bilinmezliği, ilgi çekiciydi. Fakat taraftarlar için kahır dolu bir sezon daha…
ORTA SIRALAR
Rusya’nın Avrupa Kupaları sorunu devam ettikçe lige erkenden havlu atan takımları görmeye devam ediyoruz. Bir anda amaçsız takımlar kümeleniyor. Düşme korkusu yaşamayan ama şampiyonluk ihtimali de olmayan bir torba dolusu takım, sağlık için spor yapmaya başlıyor. Eğer ciddi bir taraftar kitlesine sahiplerse, bu ‘bitmeyen sezon’ onlar için daha büyük dert oluyor.
Ağırlığı Rus oyunculardan kurulu kadrosuyla Lokomotiv onlardan biriydi. Sezona iyi bir giriş yapmışlardı oysa. Bir ara liderlik koltuğuna bile oturdular. Sonra tökezlediler. Şampiyon olamayacaklarını anlayınca saldılar. Taraftarlar da devamlı tepki gösterdi. Başka şartalar altında UEFA Kupası biletini kovalayıp sezona tutunabilirlerdi. Aslında üst tarafta kopmayı gerektirecek bir güç eksikliğinden de bahsedemeyiz. Krasnodar’a bu sezon iki maçta da diş geçiremediler ama diğer dört takıma karşı oynadıkları sekiz maçta sadece iki kere yenildiler. Ligin en değerli 2-3 oyuncusundan biri olan 19 yaşındaki Batrakov onlardaydı. Bu yaz veya seneye Avrupa’ya iyi bir bedelle transfer olabilir. Onun orta sahadaki partneri Barinov ise Başakşehir’in gündeminde.
Rubin Kazan ise tam bir tek adamın takımıydı. Sezon boyunca 42 gol attılar. Arnavut Mirlind Daka ise 15 gol 6 asistle oynadı. Yani gollerin yarısı! 13 maç kazandı Rubin. Bunların sekiz tanesi tek farklıydı. İşte rakiplerle arasındaki o ufak farkı belirleyen Daka’nın yeteneği ve azmiydi. Ligin en iyi kontraya çıkan takımlarından biriydi. Belki de birincisi! Sezonun dikkat çeken takımlarından oldular.
Valery Karpin uzun bir dönem hem Rusya Milli Takımı’nı hem de Rostov’u çalıştırdı. Milli takım da boykot listesinde olduğu için, Karpin’in oradaki mesasi azaldı. Fakat çift maaş, birçok insanı rahatsız etti. Karpin, sezon ortasında Rostov’da ayrıldı. Rostov da orta sıralara mahkum oldu. Karpin, önümüzdeki sezon Dinamo’yu çalıştıracak. Yeni birliktelik daha renkli olmaya aday.
Ligin yeni takımı Akron tahmin edileneni üzerine çıktı. Zaman zaman küme düşme hesaplarına dahil olsa da maçlarını izleyenler onların veda etmeyeceğinden emindi. Zira alttakilerden daha iyi ve daha cesaretli top oynuyorlardı. Sıkıştıkları anda da devreye giren bir Artem Dzyuba faktörü vardı. 36 yaşındaki oyuncu dokuz gol attı ve yeniden milli takıma (ne kadar önemliyse) çağrıldı.
KÜME DÜŞME HATTI
Burası çok karışık… Çoğu takım maddi kriz içindeydi. Hepsi küme düşebilir gibiydi. Çok da kötü top oynuyorlardı. Mesela K.Sovetov nasıl ligde kaldı anamadım! Tabi ki ligin sonunu çok iyi oynadılar ve gereken puanları topladılar. Fakat sezonun geri kalanında, böylesine bir çıkış yapabileceklerinin sinyalini bile vermiyorlardı. Ivan Sergeev’e dua etsinler. Zenit’i deplasmanda 3-2 yendikleri maç, hem aşağıda hem zirvede sezonun kaderini belierldi.
Dinamo Makhachkala, sezonun ilk yarısına savunmasıyla damga vurdu. Dağıstan ekibine gol atmak imkansız gibiydi. Sezonun ilk yarısında en gollü maçları 2-1 sona ermişti! İkinci yarıda biraz daha gole yönelik oynadılar. Agalarov, Cacintura ve Mahalehkolaei üçlüsü birbirlerini geç buldular ama tam zamanında buldular. Sonuçta ligde kalmayı hak ediyorlardı. Kaldılar.
Zurnanın zırt dediği yer burası. Khimki, son dörde kalmayan takımlardan biriydi. Fakat normal sezon sona erip play-out’lar oynanırken bir karar alındı ve maddi problmeleri olan Khimki’nin önümüzdeki sezon için lisansı iptal edildi. Yani küme düşürüldü. Hatta geçtiğimiz hafta bir karar da Khimki aldı ve futbol faaliyetlerini durduğunu açıkladı. Yani federasyon, Khimki’yi düşürme kararını bir hafta erken alsaydı tüm senaryoyu değiştirecekti. Böylece Nizhny play-out oynamaz ve onların yerine play-out’ta Orenburg şansnı denerdi.
Fakat Orenburg doğrudan düştü ve play-out’ta Sochi’ye yenilen Nizhny, buna rağmen ligde kaldı.
Orenburg’u da Türkiye’den giden oyuncular Kazımcan Karataş ve Emircan Gürlük (ikisi de 21 yaşında) için ayırca izliyorduk. Fakat ikisi de çok fazla öne çıkamadı. Zaman zaman saman alevi gibi parladılar ama özellikle Kazımcan’ın orada daha öne çıkan bir oyuncu olmasını beklerdim. Öte yandan Orenburg düşecek takım değildi! Yani o savunmayla düşmesi normaldi ama küme düşme hattındaki diğer takımları düşününce, en pozitif oynayan onlardı. Aslında sezona da 2-0’lık Spartak galibiyetiyle başlamışlardı. Hatta Emircan o maçta bir gol ve bir asistle oynamıştı. Fakat tüm iyi günlerin toplasan bir elin parmaklarını geçmez! 19 hafta üst üste maç kazanamadıkları bir dönem dahi oldu. Çok iyi oynadıkları bazı maçları son dakika golleriyle (mesela Lokomotiv maçı) kaybettiler. Ya da Nizhny maçında olduğu gibi 19 şut çektiler, rakip tek atak yaptı ve yenildiler! Kısacası, ligin en küçük stadına sahip takımına yazık oldu.
Akhmat da play-out sayesinde ligde kaldı. Fakat önmüzdeki sezon bu kadar şanslı olmayabilirler. Gerçi şanslı olduklarını söylemek de zor! Bu sezon yedi penaltı kullandılar ve sadece birini gole çevirdiler. Bazı maçlarda (mesele Nizhny deplasmanı) penaltı atabilselerdi belki play-out’a dahi gerek kalmayacaktı.
Fakel için ise söyleyenecek bir cümle yok. 30 maçta sadece iki galibiyet aldılar. 12 haftalık bir dönemde (neredeyse ligin yarısına denk geliyor) sadece bir gol atabildiler. Onlar düşmesin de kim düşsün!
BİRKAÇ İYİ ADAM
Gol krallığında öne çıkan futbolcunların adını yukarıda geçirdik. Ugalde de yarışı zirvede kapadı. Üstelik mart ayından sonraki süreçte sadece tek gol atabilmesine rağmen. Asist kralı ise Dinamo’dan çıktı. Brezilyalı Joao Paulo, 11 asistle sezonu tamamladı.
Sezonun MVP’si büyük ihtimalle çoğunluğa göre Eduard Spertsyan’dır. Krasnodar’ı şampiyonluğa taşıdı. Bir ara sakatlanmıştı. O dönem Krasnodar’ın ligi vereceğini düşünmüştüm. Fakat yanıldım. Hem takım onun yokluğunda sorun çözdü hem de Ermeni oyuncu beklenenden çabuk bir şekilde sahalara döndü. Dönüş maçı da şiirseldi. Fakel karşısında sıkışan takım skoru 0-0’a kitledi. 53’te 1-0 oldu ama tırnaklar yeniyordu. Teknik direktör Murad Musayev, 62’ta onu oyuna sürdü. Spertsyan da üç dakika içinde golünü attı. Maç da 5-0 sona erdi.
Jhon Cordoba, Spertsyan’ın en büyük yardımısıydı. Fakat Cordoba, öneki sezonlarda daha istekliydi. Bu sezon biraz daha iteklenmesi gerekti. Ara sıra ufak sorunlar da çıkardı. Yine de ligin öne çıkan isimlerinden biri olduğu gerçeği değişmez.
Zenit sırtını Güney Amerikalı futbolculara dayadı ama en verimli katkıyı Ruslardan aldı. Mesela yaz döneminde adı Galatasaray ile anılan Wendel (Brezilyalı) sezona ilk üç maçta altı asist yaparak başladı ama sonraki 27 haftaya dört asist sığdırdı. Sezonu bir golle tamamladı. Sezonun son iki haftasında Rusya’dan ayrıldı ve forma giymedi! Glushenkov (sezon başında Lokomotiv’den transfer edilmişti) ve Mostovoy ise şampiyonluğa doymuş kadronun aç iki oyuncusuydu. Fakat onlar da ilk 11’e girmekte zorlandı. Üvey evlat muamelesi gördü. Fenerbahçe’den kiralanan Mimimovic’in durumu daha kötüydü. Şampiyonlar Ligi’nde iyi maçlar çıkaran oyuncu, Zenit’te doğru düzgün süre bile alamadı.
Maddi durumlar nedeniyle küme düşen Khimki, sezon içinde takım içi kavgalarla da anıldı. Rus ve Güney Amerikalı oyuncular arasında soyunma odasında gerginlikler olduğu yazıldı. Onlardan biri olan Vera, takımın en iyisi olarak kendini kanıtladı. Şu anda transferin gözdesi haline geldi. Lokomotiv çok istiyor. Başkaları da sırada. Khimki ligden düştü ama Vera kalacak!
Akron orta sahasındaki Karadağlı Stefan Loncar da özellikle sezonun ilk yarısını çok iyi geçirdi. Sonra düştü, pek ortalarda görünmedi ama Akron’un düşme korkusu yaşamamasını sağlayan ilk yarı puanlarında onun katkısı büyüktü. Özellikle Zenit deplasmanı zirve maçlarından biriydi.
Kasım ayında sakatlanana. kadar çok iyi sezon geçiren, sakatlandığı maçta da bir penaltı kurtaran K.Sovetov kalecisi Ivan Lomaev de iyi bir sezon geçirdi. Yeni sezonda takımdan ayrılmış olacak, sözleşmesi sona erdi. Nereye gideceğini merak ediyorum. Benzer bir durum Khimki’nin 21 yaşındaki kalecisi Kokarev için de geçerli. Acayip maçları oldu. Hiçbir takım ona kayıtsız kalamaz.
Kaleci denine akla gelen takım ise Dinamo Makhachkala… Önce David Volk ile başladılar. Volk, birçok maçta takımını tek başına puana taşıdı. Sonra bir dönem formu düştü. Rubin maçında çok kötüydü. O zaman kızağa çekildi. Eldivenleri devralan Magomedov, Volk’u aratmadı. Hatta belki önüne geçti. Spartak deplasmanında inanılmazdı! İki iyi kaleciye sahip olan takım, sezonu beşinci bitiren Dinamo Moskova ile aynı sayıda gol yedi