Todos lo saben (21 Haziran - 19 Temmuz)
İspanya'nın kıyıda köşede kalmış haberlerine bir göz atalım...
Bu mevsimde haber akışı biraz durgun. Sporda sadece transfer haberleriyle ayakta duruyoruz. Üstelik orası da yeni yeni hareketleniyor. Haziran kuraktı.
Fakat olsun; elimizde ilginç haberler var. Zaten bu köşenin sadece İspanya sporuyla sınırlı kalacağını iddia etmemiştik. Bu sefer birkaç saha dışı olayımız da var.
Bakalım son dönemde İspanya’da neler olmuş?
10 numaralara veda 🔟
Futbolda 10 numaralar ölüyor mu?
Yazıyı bu klişe tartışmayla açmayacağız tabi. Fakat seneler sonra ilk kez gerçekleşen bir durum var. Real Madrid - Barcelona - Atletico Madrid üçlüsü, aynı sezonda 10 numaralarını değiştiriyor.
Barcelona Lionel Messi’den sonra 10 numarayı Ansu Fati’ye vermişti. Monaco’ya giden Fati için veda vakti geldi. Şimdi projeyi, yeni “yeni Messi’’ Lamine Yamal’ın üzerinde deneyecekler. 10 numara bu sezon onda…
Atletico’da da Angel Correa takımdan ayrıldı. Yeni adres Meksika’dan Tigres… Sıradaki 10 numarayı merakla bekliyoruz. Julian Alvarez yüksek ihtimal.
Real Madrid’de de Luka Modric gösterişli kariyerinin Madrid günlerini sonlandırdı. AC Milan’da 14 numarayı giyecek. Real’in 10 numarası için birkaç aday var. Arda Güler de onlarda biri. ABD’de PSG’ye yenildikleri maçtan sonra Modric, son giydiği formayı Arda’ya hediye ederek aslında bir fragman sundu. Fakat Mbappe de güçlü bir aday.
Madrid’in 10’ları da yakın zamanda belli olur ama gerçek şu; üç takım da yeni bir döneme giriyor!
Athletic ise ucuz kurtuldu! Az kalsın onlar da 10 numarasını (Nico Williams) kaptırıyordu ama ‘şimdilik’ elde tuttular.
Efsaneyi omuzlayan rekortmen 🩺
Real Oviedo’nun play-off sonunda LaLiga’ya yükseldiğini biliyorsunuz. Takımın yıldızı, kaptanı ve efsanesi Santi Cazorla da bu hikayenin en önemli parçasıydı. Mirandes’i yendikleri maçın sonunda da omuzlara alındı. Buraya kadar normal. Cazorla gibi bir figür tabi ki omuzlara alınacaktı. Fakat onu omuzuna alan kişi de sıradan biri değildi!
İlk başta ben de normal bir kulüp çalışanı sanıyordum. Adı Diego Cervero. Eski bir futbolcu. Ve aslında o da Real Oviedo tarihinde yer etmiş. Takımın alt liglerde geçirdiği sezonlarda kadrodaymış. İyi de bir forvetmiş. Oldukça çok sayıda gol atmış. Bu sayede kulüp tarihinin en golcü (141 golle üçüncü) oyuncuları arasına girmiş.
Fakat tabi seviyenin alt ligler olduğunu bir kez daha vurgulayalım.
Cervero, gözlerden uzak futbol kariyerini tamamladıktan sonra. eğitim hayatına yöneliyor. Oviedo Üniversitesi’nde tıp bölümünü bitiriyor. Ve sonrasında yeni kariyerine başlıyor. 2024 yazında da, yani şampiyonlukla biten son sezonun başında, Real Oviedo’nun sağlık ekibine giriyor.
Kendisi hem doktor hem kulüp rekortmeni hem de kulüp efsanesini omuzlara alan adam! Yani her şey!
Cazorla’nın yolunda 🏠
Doğduğun kulüpte futbolu bırakmak…
Cazorla belki bu yolun ilk temsilcisi değil ama hikaye güzel sonlanınca en pozitif örneklerinden biri oldu. Şimdilerde birçok ‘yaşlı’ futbolcu, yetiştiği takıma dönüyor.
Pedro Leon bunlardan biri. Kendisini hatırlar mısınız? Bir ara Real Madrid kadrosunda da yer almıştı. Jose Mourinho onu transfer etmişti ama Leon başkentte bekleneni verememişti.
Leon şimdilerde 38 yaşında ve futbola başladığı Real Murcia’nın formasını son üç sezondur yeniden giyiyor.
Takım geçen sezon Segunda’ya çıkmayı son anda kaçırdı. Bu olay gerçekleşseydi, Leon da adını Lucas Perez ve Cazorla’nın yanına yazardı.
Yine de her şey bitmiş değil. Leon, yeni sezonda Murcia forması giymeye devam edecek. Bu sefer hedefe ulaşacak mı bilinmez ama oyuncu yeni sezonda bedavaya oynayacak. Tabi ki bir maaş alacak (kulübün belirlediği en düşük maaş) ama oyuncu o maaşı, kulübün altyapısına bağılayacağını açıkladı.
Anlamlı bir son yazmak, son dönemde anlam kazandı! Şampiyonluk gelmese de kulübe destek vermenin yolları mevcut.
LaLiga’dan Körfez’e ✈
Geçen sezon LaLiga’da kalmayı başaran 17 takımın 14’ü sezona aynı teknik direktörle başlayacak. Yani sadece üç ayrılık var. Bunlardan bir tanesi, Brezilya’ya giden Carlo Ancelotti…
Ancelotti de zaten İspanyol değil. Falat İspanya’da doğmuş diğer ikisinin yolu Brezilya’dan daha ilginçti. Real Sociedad’da çok başarılı sezonlar geçiren Imanol Alguacil, sezonun sonuna doğru istifa kararını almıştı. Ben çok başka projeye, Avrupa’nın başka bir ülkesine, yani ileriye doğru bir adım atacağını tahmin etmiştim. Ya da belki bir seneyi dinlenerek geçirip, ondan sonra kaldığı yerden devam edebileceğini düşünmüştüm. Fakat o, Fatih Terim’in halefi olmayı seçti. Yani Al-Shabab’ın başına geçti.
Bir başka Bask takımı Osasuna’da sezonu tamamlayan ve aslında çok da başarılı olan (averajla Avrupa kupalarını kaçırdılar) Vicente Moreno da takımdan ayrıldı. Onun da kariyerinin son dönemi oldukça parlaktı. Çıkıştaydı. Fakat tercihini Katar’dan yana kullandı ve Al Wakrah’ın başına geçti.
İspanya, dünyanın birçok bölgesine hoca ihraç etmeye devam ediyor ama en azından bu iki isim daha kalifiye yerlere gidebilirdi sanki!
Benzer formalar
Yeni sezon formaları görücüye çıkmaya başladı. Sevilla da temmuz ayının başında formalarını tanıttı. Endülüs ekibini önümüzdeki 10 sene boyunca adidas giydirecek.
Forma adidas, kulüp de Sevilla olunca değişik bir tasarımın piyasaya çıkmasını bekleyenler oldu. Fakat bazen de sade en iyisidir.
Sonuç olarak, tanıtımda düz beyaz bir forma ve omuzlarda üç kırmızı şerit gördük. Sevilla taraftarları, beklentilerinin ardından hayal kırıklığı yaşadılar. Sosyal medya, eleştirilerle doldu taştı.
Alt lig takımlarından Alcorcon da Sevilla’nın yeni formasına ‘taş atan’ gruba dahil oldu. Onlara göre Sevilla’nın formaları aslında kendi formalarıydı! Çok benzediklerini inkar edemeyiz. Beyaz, üç kırmızı şerit ve adidas…
Alcorcon’un attığı tweet şöyleydi: Bu yıl elimizde kalan bir miktar ekipman var, size göndereceğiz.
Yorum sizin!
Foto: Marca (soldaki yeni Sevilla, sağdaki Alcarcon)
Forma gafı 🇦🇷
Şehre gelen şarkıcıya, o şehrin futbol takımının formasını atmak bir gelenektir. Tıpkı Türkiye’de seçim mitinglerinde genel başkanların atkı takması gibi...
Geçtiğimiz ay Arjantinli şarkıcı Emilia Mernes, Malaga’ya uğradı. Malaga izleyicisi de sahaya bir forma attı. Mernes, sahneye düşen mavi-beyaz çubuklu formayı aldı. Büyük bir saygıyla açtı. Kalbine bastı. Çok nazik ve içten bir gülümseme ve sevgi dolu bir sesle şunu söyledi: Çok teşekkürler! Arjantin benim kalbimde!
Mernes, kendisine atılan formanın Arjantin’e ait olduğunu sanmıştı. Aşağıdaki videonun sonunda formayı atan arkadaşın pişmanlık dolu sesini duyacaksınız.
Gazetecilikten antrenörlüğe 👟
Aslında bu haberi paylaşmak istemezdim. Zira bizim sektörde birçok kişinin hayali böyle bir adım atmak ve bu yüzden içinde bulundukları mesleğe çok saygı duymuyorlar. Onları heveslendirecek bir örnek göstermek istemezdim ama gerçel de ortada. Hayalini gerçekleştirenler mevcut.
Olay şu… İspanya’nın en popüler futbol programlarından biri olan El Chiringuito (daha çok Beyaz Futbol tarzında ama daha usta işi) çok kalabalık bir ekipten oluşuyor. Gençler kamera arakasında çalışıyor ama zaman zaman anlık olarak kameranın önüne geçip programı hızlandırıyorlar.
Dario Montero da onlardan biriydi. 2023 yılında programdan ayrıldı. Antrenörlük kurslarına dahil oldu. Bazı alt lig takımlarında görev yaptı. Ve şimdi; iki sene içinde kariyerinde yeni bir perde açılıyor. LaLiga takımı Getafe’nin teknik ekibine dahil oluyor!
Turu Flores Santiago Yolu’nda ⛪
Santiago Yolu’nu daha önce bu mecrada anlatmıştım. Katolik dünyasının önemli hac ziyaretlerinden biri... Deportivo La Coruña’nın eski oyuncularından Turu Flores de bu yola baş koydu ve geçtiğimiz günlerde son noktayı koydu.
Genelde bu yola çıkanlar; bir adağın ardından harekete geçiyorlar. Mesela Brezilyalı Ronaldo; Real Valladolid LaLiga’ya yükseldiğine bu yolu yürümüştü. Turu Flores de bir yaşındaki torunu sağlık sorununu atlatıp hayata tutununca bu yolu yürümeye karar vermiş.
O günleri “Hayatımın en zor günleriydi. Hiç bu kadar zor zamanlar geçirmemiştim. Kimsenin başına gelmesini istemem." diyerek anlatıyor.
Devamında da hacı oluyor!
Çilingir gelmeyince 🔐
Ezgi Mola’nın Barcelona’daki evinin işgal edilmesi Türkiye’de çok konuşuldu. Madem bu tip olayları çok seviyorsunuz; benzer olmasa da işte size yeni bir hikaye.
Bu sefer olay bizim A Coruña şehrimizde yaşandı. Pilar Perez adlı bir hanımefendinin kocası, seneler önce bir daire satın almış. Onu da zor geçinen bir kadın ve kızına, düşük fiyattan kiralamış. Fakat adam pandemi zamanında vefat etmiş.
O esnada ev Pilar Perez’e kalıyor tabi. Fakat yasal durumları tam bilemediğim için (basın da oraları net anlatamadı açıkçası) kiracı aile, kiralarını ödememeye başlamış ve Perez da hak iddia etmekte zorlanmış. Tam beş sene boyunca Pilar Perez kirasını alamamış. Bu esnada adalete sığınmış tabi ki ama mahkemede de süreç uzayınca ve Pilar Perez için olumlu karar çıkmayınca konu manşetlere taşınan örnek bir dava olarak kamuoyuna yansımış.
Neyse ki Pilar Hanım, mayıs ayında davayı kazandı. Kiracıların evden tahliye edilmesine ve Perez’in eve girmesine izin verildi. Fakat burası İspanya! Hem işgal kanunları var hem de hiç bir iş zamanında olmaz!
Kapının açılması için gün belirlendi. 9 Temmuz günü saat 10.00’da Perez dairesine kavuşacaktı. Kiracılar anahtarı teslim etmedikleri için çilingirin gelmesi gerekiyordu. Yerel basın, komşular, mahkeme yetkilileri, Pilar Perez’in kendisi ve avukatı… Herkes oradaydı. Saat 10:00! Ve bir kişi eksik: Çilingir yok!
Çilingir 15 dakika gecikiyor. Fakat yine de geliyor. Hevesle kapının açılması bekleniyor. Tam apartmana doğru yöneldikleri anda yetkililer avukata şunu söylüyor: “Elimizdeki karar, kapının saat 10.00’da kırılması için. Artık bu mümkün değil. Şu anda kapıyı açma yetkiniz yok”
Ortalık karışsa da, Pilar hanım gözyaşlarına boğulsa da kapı açılmıyor. Yani mahkeme biraz daha devam edecek. Bu sefer daha hızlı olacaktır tabi.
Bask’tan Filistin’e selam 🎼
Geçtiğimiz hafta San Fermin Festivali gerçekleşti. Bask Bölgesi’nin en önemli olaylarından biri olan ve dünyanın geri kalanı tarafından boğaların önünde koşan insanlarla tanınan festival, aslında oldukça politik bir tavra sahip.
Son yıllarda hemen her sene olduğu gibi bu sene de Filistin’e destek mesajları hakimdi. Festivalin açılış gününde Pamplona Belediye Binası’nın önündeki meydanda Filistin haritası şekilinde bir orkestra dizildi ve orkestra çevresinde halk şarkılar söyledi. Bi görüntüler Türkiye’de de çok paylaşıldı. Bu ayın Todos lo Saben’ini bu şarkının, yani iç savaş günlerinin marşı olan ve şimdilerde Filistin mücadelesine ithaf edilen Animo Pues’in sözleriyle bitirelim.
Neşelen o zaman! Neşelen o zaman! Zafer bize gülümsüyor
Neşelen o zaman! Neşelen o zaman! Zafer bizim
Bir kuruşun yoksa kimse seni dinlemez, rumba la rumba la run
Bir kuruşun yoksa kimse seni dinlemez, rumba la rumba la run
Öte yandan, varsa, binlerce arkadaşın
rumba la rumba la rumba la rumba
Ne şarhoşsun be Calatayud! Ne şarhoşsun be Calatayud! Ne sarhoşsun Calatayud!
Eğer kaptıysan, senindir, senindir.