Todos lo saben (26 Mayıs - 20 Haziran)
Sonunda günceli yakaladık sayılır. İspanya gündemini sizlere geçerken, mart ayından sonra biraz sekteye uğramıştım. Şimdi toparlıyoruz. İşte son bir ayın manşetlere pek çıkmamış, Türkiye’de gündem olmamış ama ilgi çekici olduğunu düşündüğüm haberleri…
Futbol tatile girince siyasete ağırlık verdik galiba! Ya da spora siyasete bulaştırdık!
Kendine hakaret eden futbolcu 🐀
Real Valladolid’in geçen sezonki şampiyonluk kutlamalarını hatırlar mısınız? Çoğu ülkede haber olmuştu. Zira takımı LaLiga’ya çıkaran ama sezon içinde taraftarların “istifa” tezahüratlarına konu olan teknik direktör Paulo Pezzolano, kutlamalarda balkondan kendini istifaya davet etmişti. Bazılarının hoşuna giden bazı taraftarların da tepkisini çeken bu hareket, Pezzolano’nun koltuğunun sallanmasına neden olmuştu.
Yaklaşık bir sene sonra, benzer bir durum Levante’de yaşandı. LaLiga’ya yükselen takımın oyuncularından biri, Jose Luis Morales’ti. 37 yaşındaki oyuncu uzun kariyerinde önce Levante formasıyla parlamış, daha sonra Valencia bölgesinin diğer ekibi ve Levante’nin ezeli rakibi Villarreal’a transfer olmuştu. Bu transfer Levante tribünleri için ihanetle eş değerdi. Sezonun başında Morales eski kulübüne geri dönünce, bazı taraftarlar durumu kabullenemedi. Sezon içinde sıkılıkla, Villarreal’e transfer günlerinden kalan “Morales es una rata (Morales bir fare)” tezahüratını yaptılar.
Fakat tezahüratlar yavaş yavaş azaldı. Zira oyuncu çok iyi geçirdiği sezonu 11 golle tamamladı. Ve bu sefer şampiyonluk kutlamarında, aleyhine yıllardır yapılan tezahüratı kendisi söyledi:
Tarihin ilk İspanya - Bask maçı 🇪🇸
Ay başında bir spor organizasyonu İspanya’nın birlik ve beraberliğini tehlikeye attı! Sporun adı, Bask topuydu. Yani Bask bölgesinden çıkan ve dünyaya olmasa da yakın çevresine yayılan bir spor. Kurallara hakim değilim. Sıkı takip edilen bir spor olduğu söylenemez. İlk olimpiyat oyunlarında yer almış kadim bir branş ama etki alanı sınırlı. Fakat politika sahnesinin dibine dinamit koymasını beceriyor !
Sporun uluslararası federasyonu, geçen senenin sonunda aldığı bir kararlar Bask bölgesinin ayrı bir ülke olarak turnuvalara katılabileceğini onayladı. İspanya kamuoyu buna karşı çıksa da sosyalist hükümet pek baskıya girişmedi ve karar dirençsiz bir şekilde onaylandı. Böylece Kadınlar Milletler Ligi’ne hem İspanya hem Baskonya katıldı.
Ve bu iki takım Guernica’da karşı karşıya geldi. Aslında maç formalite niteliğini taşıyordu zira iki ekip de gruptan çıkmayı garantilemişti. Kazanmak pek önemli değildi. Fakat maç o haliyle bile İspanya tarihine geçti.
İlginç bir diğer nokta ise İspanya forması giyen sporcular Erika Mugartegui ve Arai Lejardi Markina, Xemein kasabasında doğmuşlardı. Yani onlar da Bask! Bask, Bask’a karşıydı…
Bask bölgesi için önemli ve tarihi bir adımdı ama sonuç onlar adına pek iyi olmadı. İspanya maçı kazandı. Bask sporcuları, Bask sporcularını yendi ama gülen İspanya oldu!
Spiker Rivero’dan müthiş reaksiyon 🎙
İspanya ile Portekiz arasında oynanan Uluslar Ligi finali, hatırlayacağınız gibi penaltılara kalmıştı.
Karşılaşma Almanya’da oynandığı için maçı yayınlayan reji Alman kanalındandı. Penaltıların en gergin anlarında Mikel Merino, vuruşu gole çevirince yönetmen olağan bir şekilde İspanya tribünlerini göstermeyi planladı Belki de basit bir reaksiyonla tribündeki hanımefendileri ekrana getirmek istedi. Fakat gole sevinen kızların arasında bir bayrak vardı ve o bayrak bir Alman’ın dikkatini çekmese dahi İspanya için krize neden olabilirdi!
Bayrak, İspanya’nın demokratik dönemden önceki bayrağıydı. Yani Franco dönemine ait bayrağı! Yani şu anda bir tabu olan ve kullanılmayan bir bayrak. Eğlencesine Franco sempatizanı olduğunu sandığımız genç bir vatandaş bayrağı stada sokmayı başarmıştı.
Büyük ihtimalle İspanya halkının bir kısmını o anda şok eden, bir kısmını da ne yazık ki sevindiren o görüntüye tepkiyi maçı anlatan spiker Juan Carlos Rivero gösterdi: "O bayrak artık geçerli değil... Neyse ki."
Rivero yılların spikeri, çok da beğeniliyor. Fakat herhalde ömründe almadığı övgüyü o gece almıştır. Maçı yayınlayan devlet kanalının müdürü bile hemen onu tebrik etti.
Bu anlar etkileyicidir aslında. Topluma ulaştığı an, arkadaki sesin tonu bile geleceği şekillendirmek adına büyük önem arz eder. Hiç olmamış gibi geçiştirmek riskli, şakaya vurmak normalleştirmek anlamına gelebilirdi. Rivero işi çok iyi çözdü!
Günah Keçisi Pedro Sanchez 📱
“Türkiye’de çok fazla özgürlük var. Avrupa’da başbakanlara bir laf söyle, anında hesabınızı keserler. Türkiye’de herkes dilediğini söyleyebiliyor”
Bunu diyen birine denk gelirseniz ve karşıt görüş sunmak isterseniz İspanya’yı rahatlıkla örnek gösterebilirsiniz. Sanıldığının aksine; başbakana hakaret etmek sizi diğer suçlamalardan kurtarmaya yetebilir!
LaLiga’ya çıkmak için play-off oynayan Racing Santander, Mirandes’e elendi ve finali göremedi. Yenilginin hemen ardından da herkes birbirini suçlamaya başladı. Bu kaosa dahil olanlardan biri de, oyunculardan Javi Montero’nun (kendisini Beşiktaş’tan hatırlıyoruz) eşi Marta Bermudez’di…
Racing’in Mirandes’e elenerek sezona havlu attığı dakikalarda Bermudez, sosyal medyada şöyle ıbir paylaşımda bulundu:
“Kötü bir insan için işler asla iyi gitmez. Hain, yalancı, sahtekar ve beceriksiz olduğun için bunu hak ediyorsun.”
Tabi ki sıcağı sıcağına yapılan paylaşımın ardından herkes, öznenin takımın teknik direktörü Jose Alberto olduğunu düşündü. Zira Montero, mart ayına kadar takımın banko ismi olmasına rağmen sonrasında ilk 11’in dışında kalmış ve hiç süre alamamıştı.
Yani işler kötü gitmişti, bunun nedeni de teknik direktörün beceriksiz olmasıydı. Böyle bakınca taşlar yerine oturuyordu. Medya da böyle kullandı. Alberto’ya bu paylaşım hakkındaki düşüncesi soruldu, Hoca politik cevaplar verse bile mesajın kendisine yönelik olduğunu düşünmüş ve cümlelerini ona göre kullanmıştı.
Kısa bir süre sonra Bermudez paylaşımını sildi. Bir sonraki açıklaması ise şu minvaldeydi:
“Siz beni yanlış anladınız. Ben onları Pedro Sanchez için söyledim.”
Tamam simdi oldu! Konu böylece kapandı. Özetle başbakana hain, yalancı ve sahtekar demek; eşinizin müdürüne aynı sözleri söylemekten daha normal ve hafifti!
Tencere, kapak ve Barcelona 🏆
Saçma sapan bir şekilde; Türkiye siyasetinden kaçmak isterken İspanya siyasetiyle de ilgilenir oldum. Çarpı iki yani! İspanya’da en sevmediğim siyasetçilerden biri, Madrid’in eyalet başkanı Isabel Diaz Ayuso. Kendisi popülist sağ siyasetinin örnek figürlerinden biri. Üniter yapıyı şiddetle savunuyor, Katalanlara ve Basklara “köylü” diye hitap ediyor, sermayeden yana ve tabi ki Real Madrid taraftarı...
Ayuso, merkez sağ parti PP’de siyaset yapıyor ama aşırı sağ parti Vox’a oy veren gençlerin kendi partilerinde görmek istediği bir figür. Sanırım bu durum, Ayuso’nun çizgilerini net bir şekilde anlatıyor.
Vox demişken; İspanya geçen yaz Avrupa şampiyonu olduğunda takım halinde başbakan Pedro Sanchez ziyaret edilmişti. Oyunculardan Dani Carvajal, Sanchez’in elini sıkarken aklınca ‘tavır’ koyduğu bir soğukluk göstermişti. Oysa kendisi meşhur Rubiales-Hermoso öpücük olayında, olayın politize edildiğini savunmuş, buna rağmen bir kutlamaya siyasi tavır getirmekten çekinmemişti. Ne de olsa Vox’un genel başkanı Santiago Abascal’ın yakın dostlarından biri.
İşte o Carvajal, bu sene (geçtiğimiz günlerde) Madrid Topluluğu Altın Madalyası’na hak kazandı. Ödülü takdim eden isim Ayuso’ydu. Ayuso, Carvajal’i onurlandırırken Barcelona’ya taş atmayı ihmal etmedi:
“Barcelona’nın tüm tarihinden daha çok Şampiyonlar Ligi kazanan Dani!”
Sevilla’nın tebriği 🤝
Ezeli rakipler arasında bir diğer taş da Sevilla ile Real Betis arasında yaşandı. Real Betis, çok iyi geçirdiği sezonun son maçı olan UEFA Konferans Ligi finalinde Chelsea’ye farklı yenildi. Çıkan skora rağmen Real Betis taraftarları takımlarıyla gurur duyuyordu. Sevilla ise facia gibi geçen iki sezonun ardından belki bir parça rahatlamıştı. Ne de olsa yedi kere UEFA Kupası kazanan takım, şehrin Avrupa fatihi olmaya devam ediyordu.
Artık bunun etkisinden mi yoksa gerçekten bir vefa duygusuyla mı bilmiyoruz ama final maçının ardından Sevilla’dan bir tweet geldi.
Chelsea’nin teknik direktörü Enzo Maresca’yı tebrik ediyorlardı. Maresca eski bir Sevilla oyuncusu. Tweet’teki vurgu da bunaydı. Fakat tartışmalar alevlendi. Sevilla taraftarlarının hoşuna gitti, Real Betisliler kızdı, medya ise “yakışmadı” dedi!
Bütün takım tatile 🏖
‘Takım’ olgusunun en önemli örneği olarak, boş zamanlarda beraber hareket eden oyuncu topluluğu gösterilir. Tuttuğumuz takımın üç oyuncusu akşam bir yerde yemek yese, “Tamam, bu sene çok iyiyiz” hissini alırız. Peki ya tüm takım, uzun bir sezonun ardından yine hep beraber tatile çıkarsa?
Böyle bir şey ancak Athletic’te olur herhalde! Sezonu dördüncü sırada bitiren ve Şampiyonlar Ligi’ne geri dönen Bask ekibi, hep beraber Yunanistan adası Mykonos’a uçarak tatil yaptılar. Hatta önce bir fotoğraf paylaştılar ve o fotoğrafta Sancet-Yuri-Berenguer üçlüsü yer almıyordu. Fakat o oyuncular da hemen ardından bir paylaşım yaparak Mykonos’ta olduklarını kanıtladılar.
Inaki Williams, toplu bir fotoğrafı “Şampiyonlar Ligi kadrosu” diye paylaştı. Kardeşi Nico da oradaydı. Peki orada kalacak mı? Şu an en çok merak edilen soru bu!
Siyah kramponlu Espanyol 👞
Bu konu hakkında net bir görüşüm yok. Fakat ilgi çekici olduğu bir gerçek. Ülkenin en dikkat çeken altyapı turnuvalarından biri olan Futures etkinliğini Sevilla’yı yenen Espanyol kazandı. Diğer takımlarda cıvıl cıvıl çocuklar top oynuyordu. Espanyol oyuncuları da pırıl pırıldı tabi. Fakat bir fark vardı; tüm ekip siyah kramponlar giymişti.
Espanyol bu sezon aldığı kararla, altyapıdaki tüm kategorilerde oyuncuların siyah krampon giymesini zorunlu kıldı. Bir başka ifadeyle, renkli krampon yasak!
Şampiyon takımın hocası Joel Tubau yaptığı açıklamada, "Sezon başında üst düzey yöneticilerle bir toplantı yaptık ve bu kuralı kulüp politikası haline getirmeye karar verdiler” dedi. Kararın altında eşitlik vurgusu yatıyor. Tubau’nun dediğine göre karar; herkesin birlikte çalıştığını göstermek ve aile statüsünde olması gereken kulübün üyeleri (sporcular) arasındaki farkı en aza indirmek için alınmış:
"Bir çocuğun çok yüksek fiyatlı renkli bir kramponla tesise gelmesini ve daha az kaynağa sahip diğerlerinin o muhteşem kramponu alamamasını engellemek için bu kararı aldık"
Sizce doğru mudur? En azından başarı geldi!
Hugo Guillamon mezun oldu 👨🎓
Futbolcuların artık üniversite mezunu olmalarına şaşırmıyoruz. Fakat zor bölümleri bitiren ve bunu aktif sporculuk döneminde başaranları not etmek ve örnek olarak lazım.
Valencia'nın 25 yaşındaki oyuncusu Hugo Guillamón onlardan biri. Oyuncu, bu dönemin sonunda okulunu bitirdi ve mezun oldu. Sosyal medyada akademik derecesini gösteren bir gönderi paylaştı. Esas başarı da burada, kendisi sınıf birincisi olmuş ve onur derecesi elde etmiş. Yani devamsızlığın sınırlarında gezinerek son anda diplomayı kapmamış. Mezun olduğu bölüm ise biyomedikal mühendisliği!
Guillamón'u alkışladığım bir diğer konu hem LaLiga’da top oynayıp hem de okulunu bitirirken aynı anda bir de baba olması. Ben mesela; 40 yıllık ömrümde bunlardan sadece birini gerçekleştirdim ve bu bile yeterli geliyor bana!
Oyuncu mezuniyetinin ardından verdiği bir röportajda (Onda Cero) şunları söyledi:
"İlk iki yıl benim için biraz zordu, ancak COVID'den sonra online dersler başlayınca işler benim için iyi gitti. İyi organize olmalısınız. Futbolun önce geldiğinin farkındaydım ve çalışmalarımı bir manzara değişikliği ve hobi olarak gördüm. Stres olmadan, bitirene kadar her yıl ilerleme kaydediyorum."
Relevo kapandı ✖
Bu biraz öznel bir haber sayılır ama paylaşmak istedim. İspanya’ya geldiğimden bu yana en severek takip ettiğim (ve tek) Instagram hesabı olan, aynı zamanda ülkenin önde gelen spor haber sitelerinden Relevo kapandı. Ben çok üzüldüm. Türkiye’deki birçok arkadaşıma kendilerini örnek gösteriyordum. Hem çağa ayak uyduruyor, hem özel haberler patlatıyor hem de her spora ve her sporcuya eşit davranmayı ilke haline getiriyorlardı.
Üç yıl içinde yüzde 60’ı 34 yaşın altında olan 5 milyon takipçiye ulaşmışlardı.
Relevo, kapanacağına dair bir sinyal da vermemişti. Sürpriz oldu. Mayıs ayının sonunda haberi verdi ve bir hafta geçmeden fişi çekti. Şu ana kadar da en azından benim için halen yeri dolmadı! Marca, AS falan hikaye…